Yalçın BAYER
ybayer@hurriyet.com.tr
Öz, Çakıcı'yı da sorgulamalıdır
20. dönem Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyon Başkan Vekili Tevfik Diker, "Ergenekon Savcısı Öz, Alaattin Çakıcı'ya Uğur Mumcu cinayetini sormalıdır" çağrısında bulunuyor.
Diker diyor ki:
"Büyük Ankara Oteli, TBMM Çankaya Kapısı'nın hemen karşısında, Atatürk Bulvarı üzerindedir. Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyon Başkan Vekili iken güvenilir bir kaynaktan, Alaattin Çakıcı'nın Uğur Mumcu cinayetinden iki gün önce Ankara'ya gelerek Büyük Ankara Oteli'ne yerleştiği konusunda bilgi almış ve bunu komisyon ile paylaşmıştım. Komisyon bu iddianın doğru olup olmadığı konusunda araştırma yapmak üzere beni ve Ahmet Piriştina'yı görevlendirmişti.
Otelde yaptığımız incelemede kayıtlar iddiayı doğruluyordu. Çakıcı'nın 22-23 Ocak 1993 tarihlerinde (Uğur Mumcu, cinayeti 24 Ocak 1993 günü işlendi) Büyük Ankara Oteli'nde 806 numaralı odada kaldığını tespit ettik. Daha sonra otel müdürlüğü de, 19 Şubat 1997 günü komisyona yazdığı yazıda Çakıcı'nın 06 No'lu odada kaldığını belirtmişti.
Öte yandan Susurluk kazası sonrası açılan çete davasında TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na ifade veren eski Astsubay Hüseyin Oğuz ifadesinde, Çakıcı'nın Mumcu suikastına adı karıştığı konusunda iddialar bulunduğunu söylemişti.
Devam eden Ergenekon davasıyla ilgili medyaya yansıyan haberlerde Uğur Mumcu cinayeti de yer almaktadır.
Savcı Zekeriya Öz, bu bilgiler ışığında Alaattin Çakıcı'yı sorgulayarak bu ikametin bir tesadüf mü yoksa perde arkasında başka bir şeylerin olup olmadığını araştırmalıdır.
Geçmişte Çakıcı TBMM Komisyonu veya bir başka yetkili tarafından sorgulanmadı. Savcı Öz, devlet içinde oluşan sivil ve asker çeteler ile mafya işbirliği yaparak cinayetler işledi ve cinayetler sonrası ortaya çıkan kaos ortamından istifade eden 'Ergenekon yapılanması' darbe yapacaktı, demiyor mu?
Uğur Mumcu'nun eşi TBMM Başkan Vekili Güldal Mumcu'yu da bu konuda adım atmaya ve Savcı Öz ile bir görüşme yapmaya davet ediyorum. Perinçek'in avukatı, Uğur Mumcu'nun ağabeyi Ceyhan Mumcu da bu konuda mahkemeye bir dilekçe vererek Çakıcı'nın ifadesinin alınmasını sağlayabilir.
Güldal Mumcu, TBMM Başkan Vekili olmasının verdiği imkanlarla geçmişte bizim komisyon olarak önerdiğimiz ama bir türlü sonuç alamadığımız 'Soruşturma Komisyonu' kurulmasını sağlamalıdır.
Konjonktür bu konuda sonuç almak için çok müsaittir."
Biliyor musunuz
"BAŞBAKAN'ın önünde bir Muğla dosyası" (16.10.2008) yazımızda konu edilen trilyonluk yolsuzluk iddiaları ile ilgili olarak Muğla'nın Fethiye ilçesinde gerçekleştirilen operasyonda, aralarında eski İlçe Tarım Müdürü Aziz K., Çaykenarı ve Fethiye Süt Üreticileri Birliği Başkanları ile buralarda görevli memurların da bulunduğu 8 kişinin gözaltına alındığını; operasyon kapsamında AKP İl Genel Meclis üyesi Mahmut Esat Kaçar'ın da polisçe bilgisine başvurulduğunu; bu arada Muğla İl Tarım Müdürü Hadi Kayhan'ın (yargı kararıyla makamına dönmüştü) gelişmelerin kendileriyle ilgili olmadığını belirttiğini... ATTİLA İlhan'ın sanatının, eserlerinin ve fikirlerinin gelecek kuşaklara yaygın bir biçimde aktarılması için çaba sarf etmek amacıyla kurulan 'Attilá İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı'nın bugün 19.00'da Sıraselviler Cad. No: 25'te açılacağını (0532-377 86 11)... TUZLA Orhanlı Belediye Başkanı Cemil Ekşi'nin İdare Mahkemesi'nin, İçişleri Bakanlığı'nın görevden alma kararına ilişkin yürütmeyi durdurma kararı vermesi üzerine makamına döndüğünü...
THY, Başbakan'ın buyruğuna uyuyor
THY seferlerinde, Hürriyet, Milliyet, Vatan, Posta, Radikal ve Cumhuriyet gazeteleri okunmak için verilmiyor. Başbakan Erdoğan hiçbir demokratik bir ülkede görülmeyen şekilde bu gazeteleri almayın ve okumayın diye kamuoyuna açıklama yapmıştı. Tarafsız olması gereken ulusal havayolu şirketimiz, tarafsızlığını yitirmiş ve medya organları arasında ayrımcılığa başlamıştır.
Bunu hoşgörü ile karşılamak mümkün değildir. THY yönetimi de mecbur olmadığı halde Başbakanın buyruğuna uymak mecburiyetinde kalmıştır. Bir önerim var; THY yolcuları arasında maddi durumu iyi olanlar uçağa binmeden önce bu gazetelerden 5-10'ar alarak yolculara dağıtmalarıdır; kısasa kısas yararlı olur düşüncesindeyim.
M.Sinan ÖZTAN-İZMİR
Hastane ücreti neden eczanede alınır
KÜRESEL kriz ve diğer gündem maddeleri arasında sosyal güvenlikteki son gelişmeler ve özellikle de hastane ücretlerinin eczanelerde tahsil edilmesini gözden kaçırmamak ve halkın bu konudaki dikkatini diri tutmak gerektiğine inanıyorum. Hastane ücretinin neden eczanede tahsil edildiğine dair dile getirilmemiş bir görüşümü de aracılığınızla kamuoyu ile paylaşmak isterim:
Sevk zincirinin işletilmesi, aslında sağlık hizmetlerinin vazgeçilmemesi gereken sosyal bir boyutu idi. Doktor Sağlık Bakanı önce "Sevk zincirini kaldırdık, isteyen istediği hastaneye doğrudan gidecek!" diye popülizm yaptı, arkadan hükümet sosyal güvenlikteki yeni uygulama ile sevk zincirine uymayana 'para cezası' getirdi. Bu çelişki işin çirkin yanlarından birisi... Diğeri ise daha vahim ve art niyet kokuyor: Eğer sevk zincirine uymayan kişiye özel hastaneye gittiğinde 10 YTL para cezası kesilecekse bunun tahsil yeri o hastane olmalıdır. Profesör Sağlık Bakanı, çok iyi biliyor ki özel hastaneler rekabet ortamında hastayı çekmek için bu parayı almayacaklar ve vatandaş adına kendi kazançlarından kesip SGK'ya yatıracaklar. Hal böyle olunca özel kurumlar hasta başına 10 YTL zarar edecek. Yani hükümet 10 YTL'yi ilaç alırken ödeterek hem vatandaşın kesesinden çıkmasını garantiye alıyor hem de özel sağlık kurumlarının kasalarına hasta başı 10 YTL katkı sağlamış oluyor. Bir işlemin parasının diğer kurumca tahsil edilmesinin hukuki sakıncalarını bir kenara bırakıyor ve uygulamanın esas amacınAn, sağlık hakkını reddeden muhafazakar görüşün tıp projesi olan Genel Sağlık Sigortası'nın "sağlık harcamalarının vatandaşın cebinden çıkmasının garantiye alınması" yönündeki bir uygulaması olduğunu kamuoyunun değerlendirmesine sunuyorum.
Prof. Dr. Mehmet NEŞŞAR-Genel Cerrahi Uzmanı, 22. dönem milletvekili
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder